olanaksiz

olanaksiz
шIокIыгъончъ/фIэкIыгъуэншэ, шIокIыпIэнчъ/фIэкIыпIэншэ, зэшIокIыгъончъ/зэфIэкIыгъуэншэ, зэшIокIыпIэечъ/зэфIэкIыпIэншэ, АМАЛЫНЧЪ еплъ iMKÂNSIZ

Турецко-адыгский словарь. . 2007.

Игры ⚽ Нужно сделать НИР?

Смотреть что такое "olanaksiz" в других словарях:

  • olanaksız — sf. Olanağı olmayan, olma ihtimali bulunmayan, gayrimümkün, imkânsız …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • imkânı yok — olanaksız, olamaz İmkânı yok gözlerine bakılamıyordu. H. Taner …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gayri mümkün — olanaksız; imkansız …   Hukuk Sözlüğü

  • muhal — sf., li, esk., Ar. muḥāl Olamaz, olmaz, olmayacak, olması, gerçekleşmesi olanaksız Gizli düşmanların elinden memleketi kurtarmak muhal bulunuyordu. S. Ayverdi Birleşik Sözler farzımuhal …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • mücbir sebep — is., bi, huk. Herhangi bir kimse tarafından alınacak önlemlere karşı, önüne geçilmesi olanaksız, borcun yerine getirilmesine engel, borçlunun iradesi dışında beklenmedik olaylar …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • olamaz — sf. 1) Olmasını önleyecek derecede güçlü engelleri bulunan, olanaksız, gayrimümkün Havada uçmak, eskiden insan için olamaz sanılırdı. 2) ünl. Hayret, şaşırma bildirmek için kullanılan bir söz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • olanaksızlaşmak — nsz Olanaksız duruma gelmek, imkânsızlaşmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • olanaksızlık — is., ğı Olanaksız olma durumu, imkânsızlık Olanaksızlıklara karşın başarıya erenler büyük yetenekler ve çalışkanlıkta insanüstü denebilecek bir düzeyi gerçekleştirmiş olanlardır. M. C. Anday …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • olguculuk — is., ğu, fel. 1) Araştırmalarını olgulara, deneylere, gerçeklere dayayan, fizik ötesi açıklamaları kuramsal olarak olanaksız ve yararsız gören Auguste Comte un açtığı felsefe çığırı, pozitivizm 2) ed. Bu çığırın gerçekçilik akımını doğuran edebî… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • pençe — is., Far. pence 1) Yırtıcı hayvanların ön ayaklarının parmaklarıyla tırnakları Kuş, beni görünce korktu, pençesinde yılanla havalandı. M. Ş. Esendal 2) Ayakkabının tabanındaki kösele 3) mec. Etkisinden kurtulmak olanaksız, etkisi çok olan güç Bu… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • oldubittiye getirmek — geri dönülmesi güç veya olanaksız bir durum yaratmak, emrivaki yapmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük


Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»